Ekonomik kriz zamanlarında, bütçe kısıtlamasına gidilen ilk alanlardan biri de şirketlerin pazarlama departmanları oluyor. Fakat önceki dönemlerde de görüldüğü üzere, pazarlamanın önceliğini ortadan kaldırmak, marka algısının aşınmasına neden oluyor. Piyasalar düzeldiğinde, kaybedilen zamanı ve algıyı telafi etmek çok daha büyük maliyetlere neden oluyor. Pazarlama uzmanları bütçe kısıtlamalarının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bilse de marka yöneticilerini veya satın alma kararlarının sorumlularını ikna etmek hiç de kolay değil.
Bu üç pazarlama stratejisini izleyerek ve doğru finansmanı sağlayarak bütçenizi koruyabilir ve iletişim kampanyalarınızın etkilerini artırabilirsiniz.
Tekil Erişime (Unique Audience Reach) Odaklanın
Markaların dijital reklamlarının %40’ının yanlış kitlelere harcandığı düşünülüyor. Ekonomik kriz dönemlerinde müşterilerinizin harcama alışkanlıkları değişebileceğinden hedef kitlenizde de kaymalar yaşanabilir. Bu ihtimali göz önünde bulundurarak mevcut müşteri profilinizin dışında kalan kişilere de ulaşmalısınız. Bunu yapmanın en iyi yolu ise “tekil erişime” odaklanmak. Tekil Erişim, etkileşim sıklığı yerine farklı cihazlarda reklamlarınızla etkileşime giren kullanıcıları ölçer. Tekilleştirilmiş metrikler olmadan, reklamlarınız binlerce gösterim alabilir, ama yalnızca küçük bir kitleye ulaşabilir.
Özellikle bir ekonomik durgunluk döneminde, erişiminizi gerçekten genişletip genişletmediğinizi, diğer bir deyişle yalnızca aynı kişileri tekrar tekrar hedefleyip hedeflemediğinizi bilmek çok önemli. Tekil erişimi takip ederek, reklam yerleşimlerini sürekli olarak optimize edebilirsiniz.
ABD’de 15 marka ve 82 dijital kampanyanın incelendiği 2022 Nielsen araştırması, güçlü tekil erişimi olan kampanyaların daha iyi satış sonuçları sağladığını ortaya koydu. Özetle, yeni insanlara ulaşmazsanız yeni müşteriler kazamazsınız.
Hedef Kitlenizi Detaylandırarak Küçültün
Hedef kitleyi tanımak, ekonomik kriz döneminde belki de en güçlü strateji. Yöneticileriniz pazarlama bütçesini azalttığında, elinizdeki kaynağı geri dönüşü olmayacak yerlerle riske atmak istemezsiniz.
Örneğin bir araba firmasında çalışıyorsunuz ve hedef kitleniz bu zamana kadar orta ve büyük ölçekli şehirlerde yaşayan Y Kuşağı alıcılardı. Bu hedef kitleye ulaşmak için yeterli bütçeniz olmayabilir. Özellikle Türkiye’de bu tanım çok büyük bir nüfusa karşılık geliyor. Peki bu hedefi nasıl daraltabilirsiniz? İlk olarak coğrafi sınırlamaya gidebilirsiniz. 10 şehir belirledikten sonra müşteri alışkanlıklarına göre daha detaylı bir çalışma yapmalısınız. Örneğin son 5 yılda Sedan araç aratan kişiler şu an SUV arıyor olabilirler. Ekonomik durgunluk sırasında satın alma davranışların değişmesi muhtemeldir. Bu nedenle, geleneksel demografik veriler çekirdek kitlenizi belirlemek için yeterli olmaz. Veri setlerinizi psikografik, davranışsal, satın alma tabanlı ve medya tüketim verileriyle zenginleştirmelisiniz. Bu işlemlerle potansiyel tüketici havuzunuzu küçültmüş olursunuz ancak reklamınız daha doğru insanlara ulaşacağı için daha fazla verim alırsınız.
Müşteri Memnuniyetini İspatlayın ve Büyük Değişimlerden Kaçının
Kriz zamanlarında tüketiciler harcamaları konusunda daha titiz davranırlar. Rekabet odaklı bir iletişim stratejisi yerine güven veren ve satın alımı teşvik eden kanıtlar göstermek tüketicilerin kararını etkileyebilir. Bu zamana kadar, iletişim kanallarınızda kullanıcı incelemelerine veya referanslarına yer vermemişseniz şimdi tam zamanı. Web sitenizde, sosyal medyanızda, kampanyalarınızda gerçek görüşlere yer verin ve hedef kitlenize bu görüşlerin ulaştığından emin olun.
Satışlar düştüğünde, pek çok marka yenilenme yoluna giderek çareyi kimlik değişiminde arıyor. Bütçeniz kısıtlıyken böyle bir yatırım yapmak çok da mantıklı olmayabilir. Üstelik markanızda büyük değişiklikler yapmak sadık müşterilerinizin kafasını karıştırabilir, yeni müşterilerinizi yabancılaştırabilir. Maksimum etki ve minimum maliyet için tüm iletişim kanallarınızda neyin işe yaradığını analiz edin. Bu analiz sonucunda yatırımlarınızı yönlendirin.